Ana içeriğe atla

Ak Şemseddin'in Fatih Sultan Mehmed'e Yazdığı Mektup


AK ŞEMSEDDİN'İN FATİH'E YAZDIĞI MEKTUP

  20 Nisan deniz yenilgisi üzerine Ak Şemseddin'in 21 Nisan'da Sultan Mehmed'e hitaben yazdığı mektubun analizi, o günlerin fetihte kesin bir dönüm noktası olduğunu ortaya koymaktadır. Mektubun metni şöyledir:

1) Selamdan sonra, 2) düşman gemilerinin neden olduğu olay, yüreğimizde hayli kırgınlık ve kedere neden oldu, bir fırsat 3) görünürdü, kaybolduğundan aykırı bazı durumlar kendini gösterdi. Birincisi, kafirler sevinip şamata yaptılar; 4) ikincisi, verdiğiniz kararınızda size noksan düşünce ve bu kararı gerçekleştirmede hükmünüzü yürütemediğiniz ileri sürüldü. 5) üçüncüsü, beni ettiğim duanın yerine gelmemesi ve verdiğimiz müjdenin itibarsız olması ve bunun gibi birçok aykırı şeyler. 6) Bu durumda ne yapmalı, her şeyden önce, görmezden gelme ve acımayı bir yana bırakmak gerek. Bunun gibi ağır bir durum ortaya çıktığında iyi araştırıp bu aykırılık ve gevşeklik kimden kaynaklanmıştır, 7) ortaya çıkarıp azletme ve ağır şekilde paylama uygulamalı. Eğer bu yerine getirilmezse yarın bir gün  8) kaleye genel saldırı emri çıkar ve surların hendeği doldurulursa gevşek davranırlar, 9) "bilirsiz ekseri yasak müslümanıdır, Allah içün canını ve başını koyan azdan azdır; meğer ki bir ganimet göreler, canlarını 10) dünya için oda atalar". Bu durumda sizden çok rica ederim, elden geldiği kadar hem fiilen uygulama 11) hem emir ve sözle çaba harcamalısınız ve bu durumda olanların gereği gibi şiddetle cezalandırılmasını, merhameti az olan 12) bir kimseye havale etmelisiniz. Zira bunun şeriatta da yeri vardır. 13) (Ayet) bir Bu arada hayret edilecek bir şey oldu. 14) Kederle otururken Kur'an'dan fal açtık, seyyidler sultanı Ca'fer-i Sadık işareti ile şu ayet 15) geldi (Ayet), 16) "varmayanların batını müslüman değildir, hükm-i münafikinde kafirle cehennemde mukim olmakta beraberdir" demek işareti düştü. Şimdi, fetih için harekete geçmeyenler, kalplerinde müslüman sayılmazlar. 17) O halde, işi şiddetlendirme durumu göründü, "himmet edesiz; 18) (buradan) 'akibet hecaletle inkisarla gitmeyevüz, belki ferah ve mansur gidevüz, Tanrının yardımıyla. 19) Her ne kadar denir ki, kul önlem alır, ama takdir Tanrı'nındır, sözü doğrudur. Hükm Allah'ındır, fakat kul elinden geldiğince gayret göstermekten 20) geri kalmamalı, Peygamberin ve ashabının izlediği yol budur. Bundan sonra keder içinde biraz Kur'an okuyup yattık. 21) Yüce Tanrı'ya şükürler olsun (uykuda) tanrıdan türlü lütuflar ve müjdeler geldi, çok zaman bize bunun gibi 22) olmadıydı. Gönlümüz tam anlamıyla rahatladı ve bu sözleri söylediğimiz hazretinize füzul kelam "add olmaya, sevdiğimizdendir, hazretinizi."

KAYNAKÇA

Prof.Dr. HALİL İNALCIK, Fatih Devri Üzerine Tetkikler Vesikalar, ANKARA 1954, Levha VII.Mektup, Topkapı Sarayı Arşivi, no. E. 5584
Prof.Dr. HALİL İNALCIK, Fatih Sultan Mehemmed Han, İSTANBUL 2020, 190

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

I.BAYEZİD (YILDIRIM) DÖNEMİ

I.BAYEZİD ( YILDIRIM )   Osmanlı sultanlarının dördüncüsü, Sultan Murad-ı Hüdavendigar'ın oğlu olup, 1360'ta Orhan Gazi vefat ettiği sırada, Gülçiçek Hatun'dan doğru. Şehzade Bayezid, küçük yaştan itibaren zamanın en mümtaz alimlerinden olan Bursa Kadısı Koca Mahmud, Kazasker Çandarlı Halil ve Karamanlı Molla Rüstem'den ilim öğrendi. 1389'da yapılan I.Kosova Savaşı'na katılarak Şehzade Yakub ile büyük kahramanlık gösterdi. Babası I.Murad ( Hüdavendigar), bir Sırplı tarafından muharebe sahasında şehid edilince, devlet ileri gelenlerinin müşterek kararı ile Osmanlı tahtına çıktı. Bayezid Han Tahta Çıktıktan Sonra Ne Yaptı ? (Aşık Paşazade Tarihi)   Bayezid Han tahta oturunca Sırp ülkesine Kıratova yöresine ve bütün civarlarıyla Üsküp'e İshak Bey'in efendisi olan ve babasını aratmayan Paşa Yiğit Bey'i, Vidin'e ise Firiz Bey'i gönderdiler. Kısacası Sırp vilayetinin büyük kesimini idaresi altına alıp sonunda saadet ve gönül hoşluğuyla

OSMANLI'NIN HAREM GERÇEKLERİ

HAREM-İ HÜMAYUN   Akkadça'dan Arapça'ya geçmiş bir kelime olan harem, "korunan, mukaddes şey ve yer" manasına gelir. İslamiyetten önceki dönemlerde Ortadoğu'da kurulmuş devletlerde ve İran'da harem kurumuna rastlanır. Harem, Müslüman toplumlara mahsus bir kurum değildir, dünyanın her tarafında değişik din ve medeniyetlerde Harem'e rastlanır. Harem hayatı hakkında hiçbir inceleme yapmamış köşe yazarları, harem kaynaklı olarak tüm Osmanlı'yı aşağılayıp incitiyor; sekiz seneye seksen senelik icraatı sığdıran Yavuz Padişah dahil, neredeyse bütün Osmanlı Padişahlarına "s**s manyağı bir iğrençlik abidesi" süsü veriyorlar! Padişah, haremde yaşayan şehzadeler ve harem ağaları dışında hiçbir erkek buraya giremezdi. Padişahta canı istediği zaman buraya girip karpuz seçer gibi cariye seçemezdi.    Fransız tarihçi Robert Anhegger, 1960 yılında Topkapı Sarayı'nın restorasyon çalışması için Türkiye'ye geldiğinde, Harem hakkında bazı açı

SÜLEYMAN HÜSNÜ PAŞA

SÜLEYMAN PAŞA   Şıpka kahramanı Süleyman Paşa, Türkçülüğü askeri mekteplere sokmaya çalışıyordu. Süleyman Paşa'nın Türkçülüğüne Deguignes tarihi müessir ( etkili ) olmuştur, diyebiliriz. Çünkü memleketimizde ilk defa olarak Çin membalarına ( kaynaklarına ) istinaden Türk Tarihi yazan Süleyman Paşa, bu eserinde bilhassa Deguignes'yi mehaz ( kaynak ) edinmiştir. Süleyman Paşa, Tarih-i Alemi'nin medhalinde ( girişinde ), bu eseri niçin yazmaya teşebbüs ettiğini izah ederken diyor ki :" Askeri tercümesini mütehassıslara ( uzmanlara ) havale ettim. Fakat, sıra tarihe gelince, bunun tercüme tarikiyle ( yoluyla ) yazdırılamayacağını düşündüm. Avrupa'da yazılan bütün tarih kitapları ya dinimize yahut milletimize dair iftiralarla doludur. Bu kitaplardan hiç birisi tercüme edilip de memleketimizde okutulamaz. Bu sebebe binaen mekteplerimizde okunacak tarih kitabının telifini ben üzerime aldım. Vücuda getirdiğim bu kitapta hakikate mugayir ( aykırı ) hiçbir söze t