Ana içeriğe atla

Yeni Atilla

YENİ ATİLLA

"Yürü!" Yürü!" gökten bir ses
Ey Türk sana bağırır: Yürü!
Kasırga ol dağlarda es,
Yıldırım ol, saldır yürü!

Kaçışıyor düşman geri,
Yürü! Yürü! Türk askeri!

Süngün senden baskın umar,
Atın kişner, ister akın!
Kaçıyor Sırp, Yunan, Bulgar;
Saldır! Saldır! Durma sakın!

Tuttu Garbi öç korkusu,
Yürü! Yürü! Türk ordusu!

Yine girdik Rumeli'ye,
Selam verdi bize dağlar!
"Edirne'ye gelin!" diye
Bir senedir Meriç ağlar!

Kaçışıyor düşman geri, 
Yürü! Yürü! Türk askeri,

Yol ver bize kara Balkan!
Selanik'e varacağız!
Al kanları henüz akan
Yaraları saracağız!
Tuttu Garbi öç korkusu,
Yürü! Yürü! Türk ordusu!

Yanya gelin, yüzünde tül:
Diyor: "Varmam Yunanlı'ya!
Arnavut'a vermem gönül,
Nişanlıyım Osmanlı'ya!

Kaçışıyor düşman geri,
Yürü! Yürü! Türk askeri!

Manastır'da Türk kızları,
Al bayrağa bürünsünler!
Hilalleri, yıldızları
İle çıkıp görünsünler!

Tuttu Garbi öç korkusu,
Yürü! Yürü! Türk ordusu!

Türk sancağı çekilecek 
Biz varmadan İşkodra'ya!
Arnavutlar eğilecek
Secde için yeni aya!
Kaçışıyor düşman geri,
Yürü! Yürü! Türk askeri!

Üsküp şehri donanıyor,
Türk ordusu şerefine!
Avrupalı kıvranıyor,
Nihayet yok esefine!

Tuttu Garbi öç korkusu
Yürü! Yürü! Türk ordusu!

Ey Avrupa bu beladan
Sen nereye kaçacaksın?
Bir ikinci Atilla'dan 
Çok gözyaşı saçacaksın!

Kaçışıyor düşman geri, 
Yürü! Yürü! Türk askeri!

Dinlen artık! Bütün cihan
Yine eski Turan oldu!
Padişaha dendi İlhan,
Yeryüzü bir vatan oldu!

Durmam, dedi öç duygusu,
Yürü! Yürü! Türk ordusu!
      
             ZIYA GÖKALP


KAYNAKÇA
Kızıl Elma, KARBON Kitaplar, Mayıs 2019, s.113

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

I.BAYEZİD (YILDIRIM) DÖNEMİ

I.BAYEZİD ( YILDIRIM )   Osmanlı sultanlarının dördüncüsü, Sultan Murad-ı Hüdavendigar'ın oğlu olup, 1360'ta Orhan Gazi vefat ettiği sırada, Gülçiçek Hatun'dan doğru. Şehzade Bayezid, küçük yaştan itibaren zamanın en mümtaz alimlerinden olan Bursa Kadısı Koca Mahmud, Kazasker Çandarlı Halil ve Karamanlı Molla Rüstem'den ilim öğrendi. 1389'da yapılan I.Kosova Savaşı'na katılarak Şehzade Yakub ile büyük kahramanlık gösterdi. Babası I.Murad ( Hüdavendigar), bir Sırplı tarafından muharebe sahasında şehid edilince, devlet ileri gelenlerinin müşterek kararı ile Osmanlı tahtına çıktı. Bayezid Han Tahta Çıktıktan Sonra Ne Yaptı ? (Aşık Paşazade Tarihi)   Bayezid Han tahta oturunca Sırp ülkesine Kıratova yöresine ve bütün civarlarıyla Üsküp'e İshak Bey'in efendisi olan ve babasını aratmayan Paşa Yiğit Bey'i, Vidin'e ise Firiz Bey'i gönderdiler. Kısacası Sırp vilayetinin büyük kesimini idaresi altına alıp sonunda saadet ve gönül hoşluğuyla

OSMANLI'NIN HAREM GERÇEKLERİ

HAREM-İ HÜMAYUN   Akkadça'dan Arapça'ya geçmiş bir kelime olan harem, "korunan, mukaddes şey ve yer" manasına gelir. İslamiyetten önceki dönemlerde Ortadoğu'da kurulmuş devletlerde ve İran'da harem kurumuna rastlanır. Harem, Müslüman toplumlara mahsus bir kurum değildir, dünyanın her tarafında değişik din ve medeniyetlerde Harem'e rastlanır. Harem hayatı hakkında hiçbir inceleme yapmamış köşe yazarları, harem kaynaklı olarak tüm Osmanlı'yı aşağılayıp incitiyor; sekiz seneye seksen senelik icraatı sığdıran Yavuz Padişah dahil, neredeyse bütün Osmanlı Padişahlarına "s**s manyağı bir iğrençlik abidesi" süsü veriyorlar! Padişah, haremde yaşayan şehzadeler ve harem ağaları dışında hiçbir erkek buraya giremezdi. Padişahta canı istediği zaman buraya girip karpuz seçer gibi cariye seçemezdi.    Fransız tarihçi Robert Anhegger, 1960 yılında Topkapı Sarayı'nın restorasyon çalışması için Türkiye'ye geldiğinde, Harem hakkında bazı açı

SÜLEYMAN HÜSNÜ PAŞA

SÜLEYMAN PAŞA   Şıpka kahramanı Süleyman Paşa, Türkçülüğü askeri mekteplere sokmaya çalışıyordu. Süleyman Paşa'nın Türkçülüğüne Deguignes tarihi müessir ( etkili ) olmuştur, diyebiliriz. Çünkü memleketimizde ilk defa olarak Çin membalarına ( kaynaklarına ) istinaden Türk Tarihi yazan Süleyman Paşa, bu eserinde bilhassa Deguignes'yi mehaz ( kaynak ) edinmiştir. Süleyman Paşa, Tarih-i Alemi'nin medhalinde ( girişinde ), bu eseri niçin yazmaya teşebbüs ettiğini izah ederken diyor ki :" Askeri tercümesini mütehassıslara ( uzmanlara ) havale ettim. Fakat, sıra tarihe gelince, bunun tercüme tarikiyle ( yoluyla ) yazdırılamayacağını düşündüm. Avrupa'da yazılan bütün tarih kitapları ya dinimize yahut milletimize dair iftiralarla doludur. Bu kitaplardan hiç birisi tercüme edilip de memleketimizde okutulamaz. Bu sebebe binaen mekteplerimizde okunacak tarih kitabının telifini ben üzerime aldım. Vücuda getirdiğim bu kitapta hakikate mugayir ( aykırı ) hiçbir söze t